Şapkasını masaya koydu
Siyah bir kutunun yakınında
Beyaz kaplı kitaba baktı
Tek söz etmeden
Gülümsedi
İlacını hazırladı
Su istedi
Menekşe almayı düşündü
Fotoğraf çektirmeliydi yarın
Banyo yapmalıydı
Çiçekçiye de yarın uğrardı
Gökkuşağı belirirse bir an
Altından geçecekti
Saçlarını bulaştırarak renklere
Yağmur yağarsa
Adımlarını yavaşlatacak
Diliyle yanağından toplayacaktı damlaları
Uzun uzun yürüyecek
Kitapçı kapanana kadar
Dolaşacaktı
Çaydanlık da alırdı belki
Çay demler
Misafir çağırırdı
Çocuk parkında oturup
Salıncaklarda hayal ederdi kendini
Deli İsmail derlerdi ona ama
Derinliğini bilemediklerindendi
Bisikleti olsaydı
Deli İsmail’in diye geçirirdim içimden
Aklının içinden geçemezdim
Gözlerine bakamazdım korkusuz
Sorularım yavan kalır diye sormazdım
Anlayışına sığındığım gökyüzü
Derinliğine inandığım İsmail için beraber çalışalım