27 Haziran 2013 Perşembe

Farkındalık Uçurumundaki Taş





Dünyaya kaçıncı kez bu buğulu pencereden baktığımı unutmuştum.

 Buğulu pencereden
gördüklerim anlatılmaya değer mi bilmiyorum. Bu pencereden ruhuma baktığım sırada farkındalık uçurumuna düştüm bir gece. 

Sabaha karşı o uçurumu sevdiğimi hissettim. Yukarı çıkmak mümkündü ama bir gece daha orada kalmak istedim. Bir gece daha kalırsam başıma geleceklerin çok farklı olacağını sezememiştim.


 Farkındalık uçurumunda mavi bir çiçek gördüm ve yanına oturup ona buğulu pencereden gördüklerimi anlatıyordum ki karşıma genç mi genç ve güzel mi güzel bir kadın geldi. Elini uzattı ve beni ayağa kaldırdı. 

“ Şu beyaz taşı görüyor musun?” diye sordu. Gösterdiği yerde yeşil su birikintisi vardı. Biraz daha dikkatli bakınca su birikintisinin yanında küçük mü küçük ve yassı mı yassı o taşı gördüm. Onun içinde büyüdüm ben dedi güzel genç kadın. “Olamaz” diye bağıracak gibi oldum. “Siz o taşın içinde büyümüş olsanız…” diye başladığım sözü tamamlayamadım. “Taşı görememişsin demek ki” dedi genç kadın ve sonra taşın daha uzağına gittik. “Görebiliyor musun?” diye sordu kadın.  Genç kadına bakıp sorusuna cevap veremeyecek kadar utanmıştım. Farkındalık uçurumundan yukarı çıkmak isteyecek kadar utanmıştım.


“O taş gökkuşağıdır bu uçurumun.”

 
Farkındalık uçurumundaki gökkuşağı yerdeydi ve ben onu göremiyordum. Taş görünümlü gökkuşağında büyümek nasıl bir duygu diye çok sıradan bulduğum o soruyu soramıyordum. Bir şey söyleyebilseydim ne güzel olurdu…

Tek bir sözcük bile aklıma gelmiyordu. Çıldırmanın eşiğinde “siz” dedim ve sözümü tamamlayamadım. Gözlerim taşı göremediği için o kadar yorgun düştü ki kapandı. Bir süre genç kadının anlaşılmaz ama duru mu duru sesini duydum.


Gözlerimi açtığımda hastanedeydim. Ne oldu bana diye sormak istemediğimi ve henüz olanları duymaya hazır olmadığımı biliyordum.

Yaşlı bir hemşire yanıma gelip “biraz sessiz olur musunuz?” dediği anda şaşkına döndüm. Konuşuyor muyum diye sordum. Hemşire başıyla sorumu cevapladı.

Başıma neler geldiğini ve hemşirenin neden öyle dediğini merak etsem de sustum. Eve döndüğümde ve yatağa girdiğimde o kadar yorgundum ki soru soracak cesareti bulmam aylar sürdü. Farkındalık uçurumundaki o kadını anneme, babama, kardeşlerime anlatıp durmuşum hastanede.


“O genç mi genç kadın yok” dedi annem. Sanki onu aramışlardı hep. “Gerçeklere dön” dedi babam. “Yok “ dedim ve iki yıl daha geçti. Yıllar boyunca boğazımda taş ve yüreğimde gökkuşağı oldu.  “O taş gökkuşağıdır” diyor ve sürekli gülümsüyordum. 

Gözlerim hep onu arıyordu…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder