23 Nisan 2015 Perşembe

Hazırlık




Söz geçirmek için kalbine
Bir rüya yorumcusu olmalısın
Dikkatli 
Sabırlı
Anlayışlı 
Bir rüya yorumcusu

Bazen söz geçirmek için kalbine
Bir filozof kadar sevmelisin soruları

Bazen de
Kendi kendine konuşmayı öğrenmelisin

Bazen bir heykeltıraş olman gerekecek

Bütün bunlara hazırsan
Kalbin de hazır 


Yasemin Şenyurt

19 Nisan 2015 Pazar

Söyleşi


Mavi meleklerin saçını toplayan anneler
Gökyüzünü en iyi anlayan bilgeler
Aşkı en iyi anlatan şairler
Bilirler ki
Yaşamın doluluğu
Kimi zaman hüzün verir
Kimi zaman sevinç
Kişinin kendini anlaması
Kimi zaman hüzün
Kimi zaman sevinç
İyi ki de böyle dedi bir ağaç
Ağacın kökleri de
Dalları da
Çiçekleri de iyi ki dedi
Pes doğrusu dedi repliğini unutan bir adam
Ağaç doğaçlama cevap verdi adama
Söyleştiler

İlk başta bu fikir çok güzel gelse de
Söyleşi bittiğinde
Ölümsüz olmak istemedi adam da ağaç da
yasemin şenyurt

Özgürlüğüm Diyordum Ona


Reçel kavanozları arasında
Bir not buldum
Diyordun ki
Kapılmak gerekir ilkbahara

Kitapların içinde
Bir not buldum
Diyordun ki
Sevmek olmalı işin gücün

Dur durak bilmeden
Notlar buluyordum
Evde
Gülerken yakalıyordum kendimi

Okyanusta bir damla oluyordum
Bazen de okyanusun ta kendisi

Sonsuzluk hastalığına yakalanıyordum
İyileşiyordum bazen bir külah dondurma sayesinde

Bana bir buket çiçek getirdiğinde
İyileşiyordum

İçine kapandın diyordu sevdiklerim
Özgürlüğüm orada diyordum ben
Özgürlüğümü seviyordum

Yasemin Şenyurt

14 Nisan 2015 Salı

ŞENLİK





Çetrefil problemlerle uğraşıyor ama işin içinden çıkamıyordum. Kişi ne zaman işin içinden çıkamasa bir bahane bulmalı mı diye aklımdan geçiriyordum. Yaşamdan hiç tat almayan bir insana ya da problemlere odaklanmış bir insana elma şekeri getiren bir arkadaşı varsa bu  şenlik değil midir? Şenlik ne zaman başlamalı? İçinizden bir dolu iyilik geçiyorken mi yoksa iyiliklerle karşılaştığınızda mı? Bir çözüm aramak için yolculuklara çıktığınızda bir dolu sorun, bir dolu tehlike sizi bekler ve siz eve çözümsüz dönebilirsiniz. Başka sorular ve sorunlar yüklenerek yolculuktan döndüğünüzde asıl şenlik başlar. Sorunlar düğüm olmuştur. Düğüm olan sorunlar karşısında iyimser ve gerçekçi bir tutum benimseyecek gücünüz yoksa kendinize durmadan yüklenirsiniz ve o anda sevdiğiniz bir insan tam karşınızda durur ve size güç verir. Güç verir ama siz ilk başta ya da ilk bakışta onun sizden gücünüzü almaya çalıştığını iddia edebilirsiniz. Tam da sevdiğiniz insanla kavga edecekken telefon çalar, arayan başka birini arıyordur ve siz arayanı başka birine benzetirsiniz. Şenlik hem de nasıl... Nereden bakacağınıza karar verdiniz mi? Diyelim ki duruldunuz, dinlendiniz, değiştiniz ve şimdi sorunları çözecek gücünüz var ama zamanınız yok. Zamanınızın olmadığı gerçekten doğru fakat buna inanmayan bir ses içinizde bağırıyor. Şenlik tam da burada başlar. Şen bir insan olmak için çok geç ama güzel gülümsüyorsunuz diyelim. Güzel gülümsemeye devam edin. 

Yasemin Şenyurt

BALIKLAMA DALINACAK BOŞLUKLAR



Aslında bütün mesele seçmekte. Olasılıkların içinden tek birinin bizim irademizle gerçeğe dönüşüyor olmasında. Şu andaki eylemimin, düşüncelerimin ve davranışlarımın sorumlusu benim. Beni etkileyen tüm unsurları olumsuz ya da olumlu olarak değerlendirerek yaşamak benim elimde. O unsurların kendisi bir başkasının yaşamında bambaşka etkilere yol açıyorsa olanlardan daha çok önemli olan benim bakış açım. 

O halde yaşarken bir gücümüz var ve bu güç sayesinde hayatta kalıyor ve anlam arayışı içerisinde olabiliyoruz. Bu hayatın anlamı ve benim kim olduğum soruları en güç sorular olmakla beraber kendimizi tanımak istiyor oluşumuz bizi başka bir insan yapar yani olasılıklarımızı tanıma ve değerlendirme açısından güçlü bir insan yapar. 

Kim olduğumuzu an an yaratma gücüne ben özgürlük diyorum. 

Cinsiyetimiz, yaşımız, dilimiz bizim biz olmamıza ne kadar katkıda bulunabiliyor? İzlediğimiz bir film bizim yaşamımızı değiştirmemizi sağlıyor mu? Tanıştığımız bir insana ilk anda kim olduğumuzu anlatabiliyor muyuz? Eğer kim olduğumuz meselesi üzerinde kafa yoruyor ve kim olduğumuzu her an yaratamasak da bu gücün farkındalığına sahip olabiliyorsak özgür müyüz? 

Bu soruları takip ederek nereye varabileceğimi bilmiyorum. Yaşarken çeşitli insanlarla çeşitli konularda sohbet edebiliyoruz ve birikiyoruz. Bu sohbetler esnasında birikirken kendimizi tanımamız aynı anda mümkün mü? Okumamak, araştırmamak ve soru sormamak üzerinde temellenen bir hayat gerçekten yaşamaya değer mi? Hayatın hoş yönlerine kapılırken aslında kendimizi ve zamanımızı tüketme konusunda düşünüyor muyuz? 


Kim olduğumuzu yaratırken boşluklara ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Kim olduğumuzu yaratırken boşlukların zaaf olarak görülebileceğini bilsek de boşluklar aslında bizleri eğitebilir. 

İnsanın seçebilmesi ve seçtiklerinin sorumluluğunu üstlenebilmesi sayesinde gerçekten anlamlı bir yaşam mümkündür. Bu anlamlı yaşam için sorulara ve boşluklara her zaman olduğundan daha fazla önem gösterebilirsek kendimize cevap vermemiz kolay olacaktır. 

Yaşamı tüketmek değil de ona katılmak istiyor ve sevmek konusunda kendimizi geliştirmek için çabalıyorsak kendimizde yakaladığımız boşluklara balıklama dalmalı ve derinleşmeli...

Yasemin Şenyurt

13 Nisan 2015 Pazartesi

AN MUCİZEVİDİR




Devam edebilmek için biraz çiçekleri kokla. Biraz sonra da yaşadığın için şükret. Biraz sonra gülümseyeceksin. Gülümsediğinde tut kendini. Tutmaya çalıştıkça güleceksin. Dalıp gitsin gözlerin. Gözlerine izin ver. Aklını şaşkın bir seyirci olarak gör.  Biraz sesini aç yüreğinin. Hep biraz biraz ilerlemeye çalış. Kendine karşı acımasız olma. Biraz daha aç sesini yüreğinin. Arkadaşların olduğu için şükret. Arkadaşlarınla paylaştığın müddetçe daha zengin olduğunu hisset. Anın mucize olduğunu anla. Bir an mucizevidir ve bunu kendi kendine tekrarla. Tekrarla ki başına gelmiş kötülükler karşısında anın mucizevi olduğu düşüncesi iyileşmene yardım etsin. 

Yasemin Şenyurt