17 Temmuz 2016 Pazar

ben onları anlamazdım


Ne idüğü belirsiz derlerdi, ben onları hiç anlamazdımBen onları hiç anlamazdım, krizantem derlerdi, soramazdım. Kaçardım sürekli gülü sevenlerin dikenine. Kaçardım sürekli dikkatsiz bir biçimde ve çarpardım aklımı sivri köşeli yerlere. Acır derlerdi, bilemezdim, ten acır, can acır, dil acır. 
Yangına körükle gidenler var derlerdi, bilmezdim, anlamazdım, sormazdım.
Sevdiğim bir dizide Cehennem Cevdet vardı. Cehennem nasıl olunurdu, biraz tahmin ederdim. Biraz sezer gibi olduğumda ben de büyümüş olmalıyım. Anne olmadıkça anlamazsın derlerdi ve ben uslu olurdum o zaman. Sezer miydim bilmiyorum ama usluluğun türküsüydü sanki anne olmadıkça deyişi…
Zihin bir okyanustur derlerdi, gülerdim katıla katıla. Zihnim gıdıklanan bir okyanus o zaman derdim. Zihnimde uyuklayan caretta carettalar ne zaman uyanır diye düşünürdüm. Caretta caretta diye şarkılar söylerdim. 
Bir insanın kulu kölesi olmak ne demek hiç anlamazdım.
Özgürlüğü seziyordum, bilinmezliğin yarattığı ferah, şekillenebilir olma hissine bayılıyordum.
Mis gibi uyandım diyordum bazı sabahlar.  İleri görüşlü nasıl olunur diye ciddi ciddi düşündüğüm de oldu. Ten, can, dil nasıl acır ki diye soramadığım da oldu.
Ne idüğü belirsiz kişi ne demekti, bilmezdim. Bembeyaz giyinen kaptanların hayranı, Şeytan Rıdvan’ın taraftarı, Red Kit’in ıslığı olurdum, onlar da beni anlamazdı.
Bir insana aşık olmadıkça insan kendini tanıyamaz derdim. Sözcük seçimimi uygun bulmazlardı. 
Bir insana aşık olmadıkça insanın dünyada bulunması bir yapbozun bütününü görmeden onu bitirmeye çalışması derdim. Cümlemin kuruluşunu beğenmezlerdi.
Anlaşamazdık bir türlü… Ta ki onu tanıyıp kendimi yorana kadar çalışınca, kendimi anlamlara bulaya bulaya yazınca, başkalarını can kulağı ile dinlemek nedir, anladım. Dert ortağı olmak, bir sırra vakıf olmak nedir anlar gibi oldum. 
Ten nasıl acır, dil nasıl acır, can nasıl acır, acımadan nasıl güleç olunur, nasıl yürekli durulur, bu ölümlü dünyada misafir olduğumuz nasıl anlaşılırdı ki…
Dalıp gittim başka zihinlerin okyanuslarına yani kitaplara. Başka gözlerde caretta carettalar gördüm ve babamın sesini duydum: “Dikkat et.”
Yasemin Şenyurt

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder