22 Temmuz 2016 Cuma

Sürreal




Gözlerim buruş buruş uyandım. Sulu bir rüya görmüş olmalıyım. Dengesiz yürüsem de banyoya attım kendimi. Sulu bir rüyanın hakkından banyo gelir diye düşündüm. Düşüp kaymasaydım iyi olacaktı ama düşüp kaydım. Havluların şu meşhur baş döndüren kokusu yüzünden düştüm dersem yalan söylemiş olurum. Sanki söylemediğim bir şey mi yalan?

Sanki kendimi zaman zaman guguklu saat olarak hayal ettiğim olmadı mı? Bu yalan değil işte…
Kelimelere büyüteçle baktığım oldu ve onların üzerinde haleler gördüm. Bu da yalan değil. Uydurmayı sevmem ve abartmaktan hiç hoşlanmam. Siz kelimelere büyüteçle bakmadınız diye kendimi anormal sanacak değilim herhalde.
Bu sabah mıydı?
Yüreğimde sonsuzluk hissi ile uyandım.
Tadilat yapıyordum ve o birden gelip ayağıma dolandı. Kim olacak? Turta’nın ablası Pasta. Az kaldı düşüyordum ama düşmedim. O da kendini kurtardı. Ayağıma dolanacağın zamanları bilmelisin dedim. Huysuz huysuz konuşup gitti.
Bu sabah mıydı?
Kapım ısrarla çalındı. Sen geldin diye koşarak gidiyordum. Kapıyı açtım ve karşımda kocaman bir S harfi, italik ve yine kocaman E harfi ve diğerleri de V, G, İ… Kelimenin misafir olduğu görülmemiş şey… Sürrealist filmlerde bile görmedim.
Yalancı değilim.
Bu sabah mıydı?
Sen gelmişsindir diye sevindim.
Ne çay vardı, ne ekmek ne de elma.
Niye sevindim ki bu kadar?

Yüreğimde sonsuzluk hissi sürreal!

yasemin şenyurt 2016 ankara 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder