11 Temmuz 2016 Pazartesi

Takvim Tutması





Dün gece şehrin karanlık sokaklarında denizi hissederek yürüdüm… Dün bembeyaz bir duvara kendi işaretlerimi sakladım. Dün kaç yaşındaydım hatırlamıyorum.  Yaşımı ve yaşamımı saklamayı başardığımı sanıyordum. Dün geride bıraktığım yılların kat kat içimi açtığı bir gece yaşadım. Dün eski püskü ne varsa dolabımda bir hurca kaldırdım onları. Cezvenin içinde sabırsızlanan Türk kahvesi su ve ateş bekliyordu beklemesine ama ben onları ocağın üstünde unutup kırık dökük bir şekilde fotoğraf albümlerine baktım. Deniz, kum ve güneşin neşe ile örtüştüğü yıllardaki “dereyi görmeden paçayı sıvamayalım” kahkahalarının beni ağlatacağı tuttu. 

Dile gelmeyen bir biçimde kendi işaretlerimi anladığımda sekiz ya da dokuz yaşında olmalıydım. Duygularımı kıra döke anlatmaktan o denli yorulmuştum ki içeriği merak edilen bir kitap gibi sessiz, sedasız durdum on yaşımda. Hayatın silip tekrar yazdığı bir oyunu gözümü kaşımı yararak düzeltmekten o denli bitkindim ki kumsala uzanıp dalgaların beni alıp götürmesini bekledim on dört yaşımda. Daima açık unutulan bir kitap gibi sarardığım anda ne kadar varlığım varsa onu unutacak ve yepyeni bir yol çizecektim. Yepyeni bir yola çıktığım sıralarda yirmi yaşımdaydım.  Yepyeni bir yol çizmenin yepyeni yollarını bulabilir ve bu yollarda dalgın dalgın ilerlerdim ilerlemesine ama dilim çözülmüyordu yirmi iki yaşımda.  Dilimde neredeyse kanıksadığım uyumsuz tat nedeniyle eriyor, eriyor ve erimenin sıradanlığını tadıyordum yirmi yedi yaşımda.  Bir su bardağında eriyen c vitamini gibi gözüksem de içimdeki mağma dolambaçlı şekilde yakıyordu canımı otuz beş yaşımda. 

Yaşımın başımın üstünde yeri vardı ama unutuyordum ara sıra. Canım şeffaflaşıyordu yıllar geçtikçe… Canım bütün haklarını bir anda kullansa bile başka bir yerden bambaşka bir hak  buluyordu ve sevinç içinde “kendini martılarla bir tutuyordu”… Belli edemezdi belki ama canım bir kuyruklu yıldız olmak istiyordu. Yerini itina ile belirlemiş bir ruh gezginiydim kırk üç yaşımda. Dualı Dans adını verdiğim şiiri yirmi yıldır yazmakla meşgul bir kadınım. Adım Yasemin, Leyla, Tülay, İnci…

                                                                                  Yasemin Şenyurt
                                                                                   2016

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder