6 Eylül 2016 Salı

" Yare uzanamadan düşersen eğer yarına sesinin yankısı kalır"

Yağmur yağsa çocuklara dönen insanlar vardır. Denize girince deliye dönen, şımaran, muzipleşen insanlar vardır. Haytalığı becerebilen insanlar olduğu gibi şımardı mı güzelleşen insanlar da vardır. Kendi günlerini elleriyle şekillendirip, yüreklerinden geleni koyarlar hayata. Arzu ederler, içlerine dokunur şarkılar, ufak tefek demeden her anın içinde kıymetli olan şeyin farkına varırlar. Aydede ile konuşur, çocuklarla şakalaşır, şiir okurlar.

İyice anlaşılmaz olan şeylere başka bir bakış atar ve onların anlamına biraz da olsa yaklaşırlar. Böyle bir insan vardır sizin hayatınızda. Gözleri ışıldarken bile hüzün göz kırpar gülümsemelerinden. Siz o hüznü tanırsınız ve başka bir zamanda başka bir yerde o hüznün aslında umut olduğunu kavrarsınız.
Uçurtmaları çok seven, elma şekeri ile kendinden geçen, balon gördü mü güzelleşen yetişkinler vardır. Ustanın yanında iş öğrenen çırak nasıl meraklı, ilgili, özenli olursa onlar da hayat karşısında öyledir.

Benim bir arkadaşım böyleydi işte… Renklerle şakalaşır, seslere hayret eder, sözcükleri gizemli bulur, aşkı aşk gibi yaşardı. Bir gün pilot olurdu, başka bir gün postacı ve beklemediğim bir anda  pastacı olurdu. Hayal Pilotuyum, hayal postacısı, hayal pastacısı…
Onunla yarışmazdım. Hayal kurma konusunda onun yanına yaklaşamayacağımı bilirdim. Onunla yarışmak kimsenin aklına gelmezdi. Çünkü o oyunu oyun tadında yaşar ve gülümsemesiyle yenerdi hepimizi.

Yıllar geçti. Gülümsüyor anılardan, fotoğraflardan… Yıllar onsuz geçti. Onun bilgeliğine, çocukluğuna, haytalığına yıllardır hasret!

Yasemin Şenyurt

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder