13 Aralık 2016 Salı

Boyalı Kuş Hakkında



"Geniş buzun ortasında yapayalnızdım. Kızgın rüzgar beni itmeye devam ediyordu. Beyaz, pamuklu, kenarları kara bulutlar bana yolculuğumda yoldaşlık ediyorlardı. Sağanaklarda delice danseden, boyuna uçuşmaktan sarhoş olan sığırcık kuşları gibi özgür, yapayalnızdım. Rüzgarın gücüne güveniyor, yelkenimi geriyordum. Bu bölgedeki insanların rüzgara neden bir düşman gözüyle baktığını, o gelince pencerelerini niçin kapadıklarını anlayamıyordum doğrusu."

Jerzy Kosinski

Boyalı Kuş'u okumaya devam ediyorum. İnsanların kötülüğe nasıl yenik düştüklerinin ve nasıl acımasız olduklarının bir çocuğun gözünden anlatımı o denli sarsıyor ki benliğimi... Sarsılıyorum ve bu kitabı okumak yıkıcı bir deneyim olduğu kadar kendime, insanlara dair bakışımı değiştiren yaratıcı bir deneyim oluyor. Kitabın yıktığı yer önce boş ve soğuk kalıyor. Daha sonra çocuğun yaşadığı bütün kötülükler karşısında yaşama tutunma mücadelesi göz kırpıyor. Yıkılan yer  karanlık, boş ve soğuk. Mezar sanki... Mezar zannettiğim yerde yaşamın tekrar canlanması çocuğun yolculuğu ile mümkün. Ölmekten beter olmanın ne demek olduğunu bu kitabı okuyana kadar anlamamışım diye düşünüyorum.  Sevginin ve iyiliğin cılızlaştığı, kötülüğün herkesin içinde büyüdüğü yerlerde bir çocuk yolculuğuna devam eder ve size "devam et" derse bu okuma deneyimi o mezarın yerine canlılığı, sevgiyi, umudu, özgürlüğü yerleştirirse "bütün dünyaların içinde mümkün olan en iyi dünyanın bu dünya olduğunu" iddia eden filozofa hesap sormak gelir içinizden. Daha neler neler gelir içinize, aklınıza, yüreğinize... 

yasemin şenyurt
2016-Ankara

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder