24 Aralık 2016 Cumartesi

Görkemli Sessizlik



Neden bu kitabı yazdınız diye sükunetle sordum. O bana T. Bernhard'dan bir alıntı ile cevap verdi: 



Ama şartlar hiçbir zaman kısa zamanda oluşmadı, diyor Oehler, her zaman ve her durumda şartlar uzun süren bir sürecin sonucudur.

Thomas Bernhard

Uzun sürebilecek bir sessizlik başlamıştı aramızda. Hava buz gibiydi. Havadan sudan konuşmaktansa böyle görkemli bir sessizlikte buluşmuştuk. Böyle bir havada, bu kadar kötü bir zamanda görkemli bir sessizlikte sözcüklerin peşimizde olduğunu söyledim. "Korkma" dedi ve elindeki kitaptan altı çizili cümleleri okumamı istedi:

Biz her zaman her şeyi en yakın yerde ararız, yanılgı bu. Her şeyi en yakın yerde aramasaydık, diyor Oehler, her şeyi en yakın yerde aramak beceriksizlikten başka bir şeyi kanıtlamaz.

Thomas Bernhard

Peki yaratıcı bellek mümkün mü diye soracaktım ki "şurayı da oku" dedi ve sorumu unutup dediği yerleri üç kez belki de dört belki de yetmiş kez okudum: 

İnsan her durumda daima her şeye geri dönebilmeli, diyor Oehler, bu en derin ve böylece şimdiye kadar saptanmamış ve algılanmamış geçmişe dönmek olsa da.

Thomas Bernhard

Yürüyebilseydik sanırım bütün ağaçları incelerdik sizinle. Kök, gövde ve dalları olması bakımından değil de "Rahatı Kaçan Ağaç" ile ilgileri bakımından diye düşünüyordum. Kitap masanın üzerinde duruyordu, hem de nasıl görkemli bir duruş... Kitabı rastgele açıp okudum ve ona tam da şurasını okur musunuz diye sordum:

Yürüdüğümüz sırada gözlemlediği şeyi anlıyormuş ve bu nedenle hiç gözlemlemiyormuş, çünkü insan (bütünüyle) anladığı şeyi gözlemleyemezmiş.

Thomas Bernhard

Kitaba ikimiz birden bakıyorduk ve şu paragrafla karşılaştık.


Sabahları neden erken kalkıyorum?sorusu kesinlikle ölümcül olabilir (olmak zorundadır), gerçekten sorulduğu biçiminde sorulursa ve sonu getirildiğinde ya da sonuna getirilmek zorunda kalındığında. Akşamları neden yatıyorum? sorusu, neden yemek yiyorum sorusu? Neden giyiniyorum? sorusu, beni bir insanla neden her şey bağlıyor (ya da çok şey ya da az şey) başkalarıyla hiçbir şey? soruları sonuna kadar götürüldüğünde bir soru soran ve onun sonunu getiren kişi de, ki sorunun sonunu getirir ya da sonunu getirmek zorundadır ve getirir, o zaman soru yanıtlanmıştır, kesinlikle yanıtlanmıştır anlamına gelir, soruyu soran artık varolmaz.



Thomas Benhard


 Bu paragrafla karşılaşmış olan biz ölümcül bir kazadan sağ kurtulmuş iki şaşkın, iki sağ, iki yetişkin aynı anda aynı sesleri duyuyorduk ve bizden başka bu sesleri kimsenin duymadığından emindik. Kanıtlayabilmek, açıklayabilmek hatta konuşabilmek gibi bütün yüklerinden kurtulmuş biz şimdi kitabı okumaya başka bir biçimde devam edeceğiz. 

Yasemin Şenyurt

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder