30 Ocak 2017 Pazartesi

Asuman




Asuman’ı derneğimiz sayesinde tanıdım. O özel, zeki ve duygusal bir insandı. Birlikte çok güzel anlar paylaştık. En yakın arkadaşım oldu kısa zamanda. Geçmiş zamanlı kurduğum bu cümleler sanki cümle değil de bana acımasız gerçeği yani onunla paylaşacaklarımızın bittiğini söyleyen işaretler sanki. Asuman’ın yaşama sevgisi, gülümsemesi ve özel soruları sayesinde ben hem ona dair hem de kendime dair çok şey öğrendim. Her zaman her konuda sohbet edebilirdik ama onun yaşama bakışı farklı olduğu için sohbetlerimiz de bu farklılıktan etkilenirdi. Bana en çok kızdığı konu ona bir konuda süper diye yorumda bulunmam olurdu. Süper sözcüğü ona abartılı gelirdi. Birbirimizle açık açık konuşabildiğimiz için kırgınlıklarımız küskünlüğe, dargınlığa dönüşmedi diye düşünüyorum. Beraber operaya gittik, film izledik, Kuğulu Park’ da sohbet ettik, fotoğraf çektik. İlginç sorular sorardı bana ve sorduğu her ilginç soruda ikimizin de yaşama sevgimizi güçlendirirdi. Fotoğraf derslerinde yaptığı yorumlar, derslerdeki varlığı, çektiği fotoğraflar, yazdığı yazılar bana hep özel olduğunu düşündürürdü.
Onu sevdiğimi hem de çok sevdiğimi biliyordu demiyorum. Şu anda da biliyor. Ben de onun beni sevdiğini biliyorum. İnsan en sevdiklerinden birini kaybedince anılar ona şifa olabiliyor. O beni aradığında heyecanlanırdım. En son dernekteki yılbaşına geleceği zaman beni arayıp kırmızı elbisemi giyeyim mi demişti. Ben de “giy ama üşüme” demiştim. Kırmızı elbisesi ona çok yakışıyordu. Annesi ile beraber yemek yaptığı zaman mutlu olduğunu, puzzle yapmaktan hoşlandığını, kitap okumak istediği halde çok okuyamadığını, şarkılar dinlediğini ve özellikle Zülfü Livaneli’nin Sevdalım Hayat şarkısını sevdiğini, dua etmenin kendisine iyi geldiğini, ellerinin titremesine aldırmadan çok güzel resimler yaptığını biliyorum. Özel bir iç dünyası vardı ve özel iç dünyasını bana zaman zaman öyle öz bir şekilde ifade ederdi ki ona hayran olurdum.
Salonumdaki bir dolapta onun bana verdiği beyaz gül durur…O gün nasıl da mutlu etmişti beni… Hiç beklemediğim bir anda gelen o beyaz gül dostluğumuza dair çok şey söyledi ve söylüyor. Birlikte yaşadıklarımız fotoğraflarda, o beyaz gülde, zihnimde, yüreğimde canlanıyor ve anlıyorum ki ikimizin birbirimize hep ihtiyacı olacak. Sen gitmiş olabilirsin, vedalaşmamış olabiliriz ama inan bana sen çok özel iç dünyanla çok güzel yaşadın bu hayatı ve birlikte olduğumuz anlarda bana çok şey öğrettin Asuman. Seni çok özlüyorum şu anda ve biliyorum ki bu özlem bazen ince ince bazen de şiddetli bir biçimde sürecek.
Sen hayatın sevdalısı, arkadaş canlısı dostumsun.
Yasemin Şenyurt

28.01.2017

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder