Yüzümdeki tuhaf çağrışımları nereye saklayacağımı
bilemiyordum. Nereye saklarsam saklayayım bir şekilde görünür olmaları
çıldırtıyordu. Çıkarımlar, çıkarımlar, çıkarımlar sonucunda onların görünür
olduklarına kanaat getirmiştim. Bu nedenle ya da bambaşka bir nedenle
gözlerime, kulaklarıma, burnuma güvenemez olmuştum. Dünyaya ilişkin verileri
bana onlar sağlıyordu sağlamasına ama ya beni aldatıyorlarsa diye düşündüğümde
hangisinin en güvenilir olduğunu düşünmem gerektiğini de hissettim.
Yaşam dediğimiz şey başlı başına aldatıcı da
olabilirdi. Kendimizi ölüm anına kadar yanılsamalarla oyalıyor da olabilirdik.
Öyle olduğunu varsaysak bile bir hazineye benzeyen anlar, olanaklar ve
tutkularla çevrili olduğumuz gerçekti.
Anlar, olanaklar, tutkular sayesinde kendime doğru
şeyler söyleyebilirdim. Duyularıma, algılarıma, kurgularıma, belleğime doğru
şeyler söylersem yüzümdeki çağrışımları saklama ihtiyacı hissetmezdim.
Anların içindeki olanakları görebildiğime göre kendime
doğru şeyler söyleyebilirdim.
Kendimi mutfağa çağırdım ve dedim ki: “ Şiire
dönüşecek zihnin”
Sonra salona çağırdım ve dedim ki: “ Adımlarınla
anlamlı bir cümle yazabilirsin”
Kendimi bir akvaryumda hayal ettim ve dedim ki: “
Belki atlayacağın yer okyanustur.”
Atladığında karaya düşsen de belki sen karada da
yaşayabilirsin. Belki, belki, belki diye yankılandı sesim.
Kendimi lahana bir bebek olarak hayal ettim ve dedim
ki: “Pembe kokmak zorunda değilsin.”
Kendimi bir robot olarak düşündüğümde dedim ki: “
Kahkahaların ve kalbin olduğunu kimse inkar edemez.”
Ne olursam olayım kendime doğru şeyler
söyleyebilirdim.
İçinde sözcükler olan bir dünyada anlam her gün
tehlikede de olsa kendime doğru ve anlamlı şeyler söyledikçe her bir sözcük
yüreklenecek ve kendine doğru şeyler söylemeyi isteyecekti.
Sözcük benim için anlamı olan harflerden değil
anlamdan ve tutkudan yapılmıştır.
Sözcük, anlam ve tutkudur.
Cümle, anlam ve tutkudur.
Kendimi salıncaktan indirdim.
Kendime bir defter aldım.
Okumak, yazmak, düşünmek ve yüzümdeki çağrışımları
daha çok görmek için.
Kendime doğru şeyler söylerken sık sık devrik cümleler
kurdum. Devrik cümlelerim sayesinde sevdiğim şu yaşamın aldatmaca olduğunu
söyleyenlere daha ciddi cevaplar verebiliyordum ama daha da güzeli beni
gerçekten dinlemek ve anlamak isteyenlerin olduğunu hissediyordum.
İnsan kendine doğru şeyler söyleyebilirse başkalarının
da kendilerine doğru şeyler söyleyebileceğine inanır ve bu inanç umuttur,
tutkudur, anlamdır.
Yasemin Şenyurt
15.01.2017
Ankara
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder