Küpe çiçeği ile tanıştım. Onun adının küpe çiçeği
olduğunu bilmeden yaşamış gitmişim. Küpe çiçeği, küpe çiçeği, demek sensin,
sensin işte dediğim zaman arkadaşım “bunda ne var bu kadar şaşıracak, garipsin
ya” demişti. Garipliğimi bilirim çocukluğumdan beri. İnsan hayata uyum
sağlayamadı mı, diğer insanlarla aynı sohbete katılamadı mı garipleşir. Gözleri
dalar gider kimi zaman bir ütopyaya. Kimi zaman geçmişi çağırır en sevdiği sözcüklerle.
İnsanlar ona kendi kendine konuştuğu için gülerler çok acımasızca.
Küpe çiçeği de garipleşir mi? Tuhaf huylar edinir mi? İnadına gülümsemek,
denize dalmak gibi? Dalıp gider mi o da bir ütopyaya? Kitap okur mu
susamışçasına? Aşık olur mu?
Cevabı olmayan sorular sordukça kanatlarım pırıl pırıl
oluyor, ister inanın ister inanmayın.
Kanatlarım var benim çizgili, gökkuşağından ödünç
almış renkleri.
Kanatlarım dalgalı, mavi, lacivert, yeşil.
Kanatlarım şarkılar söyler benden bağımsız.
Küpe çiçeğine sordum, sen de sever misin şarkıları?
Küpe çiçeği konuştu. Arkadaşım duymadı onu. Küpe çiçeği yeniden gelirim yanına,
yalnız gelirim üstelik, daha çok konuşuruz. Kanatlarımı anlatırım sana, ne
zaman farkına vardığımı, neler başardıklarını anlatırım.
İster inanın ister inanmayın ama küpe çiçeği konuştu.
Belki yeniden yanına gittiğimde, belki biraz sonra, belki de gelecek yıl
inanıyorum ki biz dost olacağız onunla.
Demek sensin küpe çiçeği, benim adım da Yasemin. İstersen
bana Gül diyebilirsin. İstersen de Derin de. Sen karar ver küpe çiçeği, olur
mu?
Yasemin Şenyurt
2017 Nisan
Ankara
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder