Fotoğraf: Yasemin Şenyurt |
“Nasıl bir dünya mı? Haksızlıkların olmadığı bir
dünya…İnsanların hepsinin mesut olduğu, hiç olmazsa iş bulduğu, doyduğu bir
dünya…Hırsızlıkların, başkalarının hakkına tecavüz etmelerin bol bol
bulunmadığı…Pardon efendim! Bol bol bulunmadığı ne demek? Hiç bulunmadığı bir
dünya…”
Ay Işığı
Dünyayı bu hale getiren kılçık sistemin yerinden
edilebileceği hayali ile tohumlar ekiyorum.
Ezberimde şiirler var.
Ağacın köklerinden öpüyorum, büyü.
Dalgalanan gözlerim, haykır.
Alın terinde umudunu koruyan adam/kadın/çocuk, söyle.
Söyle neden kolay değil.
Başım sıkışınca koşan arkadaşım, gözlerime güvenen
sevdiğim, uyanışım, ağlayışım anlat kimim ben.
Bu gül, bu zeytin, şu bahçe, o kalem diyebildiğim
berrak dilim, Türkçem, şiirim, daldığım denizim durma. Gürül gürül umut, ak,
taş, dolaş bütün vücudumda.
İnsanca olsun istedik en hakiki kavga.
Karanlıkta bıçaklanmasın istedik kimse.
Çocuğun denizi başka, hayali başka, yaralanmasın
hayallerinden.
Yaralı bir hayal yüzünden küsmesin dünyaya.
Dalgalanan gözlerim, haykır bunu. Kim olmuşsam ve ne
olabileceksem borçluyum. El emeği göz nuru yaşamlara borçluyum. Şairlerin
dalgınlığına, rüzgarın esmesine, kedilerin mırıltısına borçluyum. Güneş
kırıntısı gördüm mü yaz gelir ruhuma. İnanılmaz bulurum taşları. Kalelere
bakakalırım. Sincaplarla konuşurum. Benden adam olmasa da şiir olur.
Ağacın köklerinden öperken görenler yerimi yurdumu
bilmediğimi sansınlar.
Yasemin Şenyurt
2017 Temmuz
Ankara
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder