öyle zordu ki konuşmak
yağmurca susuyorduk
heceliyorduk karanlığı
gözyaşlarını yutmaktan geliyordum
ufak tefektim
kendime iyi bakıyordum
arada sırada şiirlere dalıyordum
balık şişesinde rakı bulutu oluyor
sarhoşum demiyordum asla
bir rüyanın içinde ceviz
cevizin içi prenses
prensesin kalbi hasta
böyle masal olmaz
böyle hayat olur sanki
böyle şiir nergis
kendinde kaybol
yeni bir dilek
saati kuruyor
fare
saati kırıyor sarhoş
yapıştırıyor saati marangoz
marangozun kalbi de sait faik
hiç üfleme boşuna
şikayet eder gibi
saat çalıyor
uyan ve koş
kendine kötü kötü bak istersen
istersen güneşe küs
kaktüs mü
o nereden çıktı
bu bir aşk şiiri değil
şekerin içinde eriyen buz
çaya karışan müjde
kaşığın sırtındaki dert
sarhoş değilim
şşşşşşt diyor vapurdaki resim öğretmeni
susun
bir martıya veriyor en sevdiği rengi
martı o renkle kafayı buluyor
sarhoş değiliz ki
ne martı
ne siz
ne de biz
bulmaca gibi konuşma
tekerleme ağzını
şşşşt diyor şair
prenses iyi mi
cevizin içindeki
bilinmez
marangoz iyi mi
ağlıyoruz
neden olacak
rüya görmeye başladık
yeniden
her adımında dans ediyordu
tıpış tıpış
ona gidiyordu
ona akıyordu
ona bakıyordu
sahnede herkes onu yalnız izliyordu
durdu bir an
dansın en yoğun anıydı
durdu
herkes ona bakıyordu
durdu
öyle çok durdu ki
öyle duru
öyle doğru
durdu ki
şiir
dönüşüyordu
hayretler içinde
lacivert bir balık şişesinde
rakı bulutuna dalmış
şiir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder